12 Aralık 2013 Perşembe

Küçük adam

3 yaşında bir küçük adamın doğum gününü kutladık.Önce 3 yaş kitabın geldi tek tek inceledin çok beğendin.Çok mutlu,neşeli ve tabi ki kankan ege ile eğlenceli bir doğum günü geçirdin.Palyaçoyu görünce mikrop deyip kapıyı suratına kapattın ki palyaçoyla en az ilgilenen de sen oldun. kıyafetlerini giyene kadar beni ciddi ciddi ağlattın,annenle tek bir fotoğrafın bile olamadı sürekli zıplama halinde olduğun için.Dayın canlı müzikle doğum günümüzü şenlendirdi,bir nevi sünnet düğünü provası yaptık.Hediye gelen oyuncaklarından 2 gün içerisinde kırılmayan bir tane kalmadı.Tekrar doğum günü istiyorsun,balonları söndürtmüyor,süsleri bozdurmuyorsun.Annen bu kez de ilk iki katlı pasta denemesini yaptı.İyi ki internet var fikirler,temalar sınırsız.Senin doğum günün için  yorulmayı seviyorum küçük adam.












26 Kasım 2013 Salı

23 Haziran 2013 Pazar

Gittik -geldik

Paris'ten döneli neredeyse bir ay oldu.yazamadım yazmadım sıkıldım,zaten ülkem de sıkıntılıydı.Paris çok güzel bir daha minik kuşumla bu sefer gideceğim gibi bir his var içimde,tekrar gitmek isterim de zaten.Umarım bu kez yağmur yağmayan birkaç güne denk geliriz.Paris'i Roma'dan,D'orsay'i Louvre'den,soğan çorbasını ve somon balığını Le antricot'un antrikotundan daha çok sevdim.Paul'un sandviçlerine bayıldım.Macaronun memleketi olsa da ben burdaki macaronlardan çok üstün bir tarafını göremedim.Ama kruvasan dersek,buradakiler kruvasan değilmiş evet...Paris gerçekten çok güzel bir şehir.Louvre'de stendhal sendromu yaşamak kesin,gerçekten baş döndürücü gerçekdışı,D'orsay daha gerçek daha şaşırmadan ve yorulmadan gezilebilecek bir müze.













17 Mayıs 2013 Cuma

Gidiyorum

Paris yolcusu kalmasın

10 Nisan 2013 Çarşamba

Kıraç

Kıraç olmasa sadece orkestrasını dinlemek için yine konserine giderim,orkestra olmasa Kıraç'ın çıplak sesini dinlemek için yine konserine giderim.İkisi biraradayken zaten kaçırmak olmazdı...Kıraç yaşlanmış,yani biz de yaşlanmışız."Yıllar Sonra"yı bizim dinlediğimiz gibi dinleyemiyor gençler tabiki.Biz derken orta yaşlılar,çoluklu çocuklular.Kıraç'ı lisede,üniversitede ne güzel şarkı yapmış adam kimmiş bu diye tanıyanlar.Yıllar sonra derken yıllar ne çabuk geçmiş...Şu koca çocuk benim oğlum mu?!!



19 Mart 2013 Salı

Bu haftasonu

Bu haftasonu da böyle geçti.



Kadıköy...

Kadıköy bizim en sevdiğimiz yer.Baban ve benim yani.Nihayet Kadıköy'de üçümüz bir gün geçirebildik.Çok güzel bir gündü,senin hiç huysuzluk etmediğin,hatta o hiç binmediğin arabanda ilk defa uzunca uyuduğun bir gündü.ilk defa iyiki almışız arabayı dedik.İlk defa Çiyada bir tabak döneri afiyetle yedin.Sen de sevdin Kadıköy'ü







8 Mart 2013 Cuma

İlk gösteri...

3 mart 2013 pazar; bberk'in ilk sahne gösterisini koltuğunda patlamış mısırlarını ağzına tıkıştırarak,biraz şoka girmiş,biraz endişeli,her alkışta etrafına bakınıp alkış bitince alkışlamaya başlayarak ama hiç yerinden kalkmayarak,ilk perdeden sonra ise gideliiiim diye tutturarak seyrettiği gündür.
İlk gösterimiz DisneyLive.Mickey'in Müzik Festivali.Işık gösterileri,Türkçe ve yabancı dilde popüler şarkılarla danslar,bayıldığım olağanüstü güzel ve aslının birebir aynısı kostümler,seyircilerin üzerine yağan meteorlar,Mickey ve arkadaşları,deniz kızı Ariel,Alaaddin,Buzz ve benim adını bilmediğim masal kahramanlarıyla 5-10 yaş arası çocuklar için çok keyif verici olacaktır ki ben de izlerken hiç sıkılmadım aslında.
Minik kuş artık televizyonda Mickey'i her gördüğünde "biz miki fareye gittik" diyor.Daha nice nice gösterilere minik kuşum..











28 Şubat 2013 Perşembe

Kelebeğin rüyası...

Sanki Türk filmi seyretmiyoruz
Görüntüler müthiş
Dram,hastalık,fakirlik hepsi çok gerçek
Çok hüzünlü ama ağlatmaktan çok boğan bi hüzün,
Çünkü yazmak için kağıt bulamayan şairler,
Tedavi için kabul edilmeyen veremliler,
Ayaklarında zincirle zorla madende çalıştırılan köylüler var.
Zonguldak,Heybeliada çok güzel
Oyuncular da çok iyi,
Ama
Biraz tutuk,bazen kopuk
Biraz akmıyor ve gereğinden uzun.
Yakaladığınız birçok duyguyu kaybettirecek kadar uzatılmış.
Ama izlenmeli,
Çünkü farklı
Çünkü şiir var.
Film de zirve olabilecekken uzatılıp etkisini yitirmiş bir şiir gibi..
Yine de şiir gibi...

Öldükten Sonra
Diyecekler ki arkamdan
Ben öldükten sonra
O,yalnız şiir yazardı
Ve yağmurlu gecelerde
Elleri cebinde gezerdi
Yazık diyecek
Hatıra defterimi okuyan
Ne talihsiz adammış
İmanı gevremiş parasızlıktan...
Muzaffer Tayyip Uslu


24 Şubat 2013 Pazar

İstanbul Hatırası-Mustafa Ceceli-Eş dostla kahvaltı

Uzun zamandır bazı özel tiıyatro oyunlarını izlesek de Şehir Tiyatrolarının oyunlarına gitmemiştik.Geçen hafta Kağıthane Sadabad Sahnesi'nde İstanbul Hatırası'nı izledik.İyiki de izlemişiz,Şehir Tiyatroları sahnesi,oyunu,dekoru,havası oldum olası bana iyi geliyor.Oyunu da çok beğendim.İlk defa bir tiyatro oyununda gerçekten gözlerim doldu,kendimi tuttum ağlamamak için.Sadece sarı gelin türküsünü dinlemek için bile gitmeye değerdi.Bir de tabii Toron Karacaoğlu için.Hem gülmek,hem hüzünlenmek için gidilecek bir oyun.Ama koca salonda sadece ön sıralar doluydu,Kadıköy,Harbiye,Fatih gibi sahnelerde zor yer bulunurken buranın böyle boş bırakılması yazık.
Cumartesi günü de Mustafa Ceceli konserindeydik.Sahne performansı çok iyiydi,çaldı ,söyledi,dans etti.Sesi konserin başından sonuna kadar gücünü kaybetmedi.Efendiliği de konserde bile belli.Tabi en güzeli duygusal şarkılarıydı bence.
Bir de eş dostla yapılan kahvaltılar,çay saatleri,havayı güzel gören minik kuşun park maceraları var.Türkiye'den Roma'ya gidersin ve orada Türk arkadaşlar edinip dönersin.Sonra o arkadaşlarla kahvaltılarda buluşursun.Bizim cumartesi kahvaltımız bu buluşmaydı işte.
Ertesi gün de evimize gelecek bebek için heyecan yaşayan bir minik kuş vardı.Ben bebeğe canım bebek,bitayem bebek diycem dedin.Gelince bütün oyuncaklarını onun kucağına doldurmaya çalıştın.Ayağını gıdıkladın,uyurken gidip gidip baktın.Onu kucağımda tutarken hiç kıskançlık yapmadın.Çok tatlıydın ve misafir severliğin doruğundaydın yine.











21 Şubat 2013 Perşembe

Doğumgünüm

Annen 30 yaşına girdi minik kuşum..Sen yine büyük bir sevinçle mumları üfledin,bana bırakmadın.Senle bazen bir bebek bazen 100 yaşında biri olarak buluyorum kendimi.İnsanın bir çocuğu olunca kendi doğumgünü çok anlamsızlaşiyor sanki.Senin doğumgünlerinde duyduğum heyecanın zerresi yoktu.Ama baban bana alabileceğim en güzel hediyeyi verdi..Belki beni bukadar mutlu edecek başka bir şey bulamazdı.
Sen artık minik bir adam gibisin minik kuşum.Daha dün bir bebekken şimdi sabah akşam bır bır bır konuşan,konuşurken de bizi hayretlere düşüren minik bir bireysin artık.Gitmek istediğin yerler,giymek istediğin kıyafetler,genellikle sevdiğin bazen de sevmediğin insanlar,market sepetine attığın çikolata,oyuncakların var artık senin.Dün akşam söylediğin anlamsız bir kelime için o da nerden çıktı sorumuza "beratberkin hayal dünyası" diyerek yine bizi şoka uğrattın.
Nihayet ilk defa biz olmadan spor salonunun oyun alanında kendi kendine oynadın.Artık biz spor yaparken sen de aşağıda oyun oynayabileceksin.Biz de ödül olarak seni havuza soktuk.Bayıldın tabi havuzda çığlıklar ata ata yüzdün yine.
Yine misafirlerimiz geldi,arkadaşın Bilal ile minik tartışmalar yaşayarak oynadınız.
İkeadaki oyuncak alanında en ilgi gösterdiğin şey abaküs oldu.Sokakta arkadaşlarınla oynadın.Yine gezmeli tozmalı arkadaşlı bir hafta geçirdin.
Hastalığın uzun sürdü ama sana şırıngayla binbir çileyle verdiğim,hatta sonunda sen beğenmediğin için benimse sinirden çoğu kez ağlayarak yediğin ballı zencefiller,kuşburnu pekmezleri,adaçayları işe yaradı.Bir hastalığı da ilaçsız,antibiyotiksiz-şükür-atlattın.
Bir de yeni robotun var.Evet onu aslında biraz kendimiz için aldık itiraf ediyorum.Hareket etmediği zaman robotunu çok sevsen de yürümeye başladığında git git gelmee diye bağırıp kaçıyorsun.Ama bence biraz daha büyüdüğünde en favori oyuncaklarından biri olacak.